Bu soruya cevap vermeden önce sorunun içinde geçen üç kelimeyi tanımlamamız gerekir. Bizim yaşadığımız gezegende bu tanımlar bariz olduğu için çok önemli değildir, ama başka gezegenlerde hayatta bahsediyorsak tanımlar daha fazla önem kazanırlar.
Hava: Dünyada çoğu azot ve oksijenden oluşan kalın bir gaz tabakasıdır. Ancak başka gezegenlerde hem kompozisyonu hem de kalınlığı farklı olabilir.
Su: Dünyanın yüzey sıcaklığı elverişli olduğu için normalde sıvı halde bulunur, başka gezegenlerde sıvı halde bulunmak zorunda değildir.
Yaşam: Bunu tanımlamamız neredeyse imkansızdır. Gerek bilimciler gerekse de felsefeciler neyin “canlı” olduğu konusunda senelerdir tartışıyorlar. Bu soru çerçevesinde canlıyı iki şekilde tartışabiliriz. Birincisi bizim gibi bir biyolojiye sahip olan ve bize benzer gelişmişlik seviyesine ulaşmış varlıklar. İkincisi de bizim gibi bir biyolojiye sahip olan ama bizim gelişmişlik seviyemizin çok altında olan canlılar, mesela tek hücreliler gibi. Bunun dışında da canlılık tanımına uyabilecek bir varlık olabilir, ancak eğer bilimsel konuşuyorsak eldeki bilgilerimizle hareket etmemiz gerekir.
Bu tanımlar ışığında, dünyada hava, yani azot ve oksijenden oluşan kalın bir atmosfer ve su, yani hem su hem de suyun sıvı olmasına yetecek bir sıcaklık olduğu için dünyada yaşam vardır. Dünyada yaşamın olması için bu şartlar yeterlidir. Ancak bize benzer gelişmişlik seviyesine ulaşmak için dünyanın diğer özelliklerinin de olması gerekir.
1. Dünya kendi etrafında bir günde döner. Bu herhangi bir noktadaki yüzey sıcaklığının ortalama yüzey sıcaklığının fazla değişmemesine neden olur. Dünya iki kat yavaş dönüyor olsa gece ile gündüz sıcaklıkları arasındaki fark çok daha artacaktı. Bunun limiti dünyanın bir yüzünün suyun buharlaşacağı kadar sıcak, diğer yüzünün de suyun donacak kadar soğuk olması durumudur. Güneş sisteminde Merkür buna benzer bir durumdadır. Hava ve su da olsa Merkür çok yavaş döndüğünden orada yaşam olabilmesi ihtimali kuvvetli değildir. Gezegen çok hızlı dönecek olursa bu sefer de atmosferde oluşacak fırtınalar hayatın oluşumunu güçleştirebilir.
2. Gezegenin kütlesi de çok önemlidir. Gezegen ne kadar ağırsa atmosferinde bildiğimiz tür bir yaşam için gerekli olan oksijen gazını tutması kolaylaşır. Mesela dünya büyüklüğündeki bir gezegenin atmosferinde oksijen gazı bulunur, ama dünyanın çapı bunun yarısı olsaydı, dünyanın kütlesi oksijen gazını atmosferinde tutmaya yetmeyeceği için dünyada bildiğimiz tür bir yaşamın olması zorlaşırdı. Ancak tam tersi eğer kütlesi çok daha büyük olsa bu sefer de atmosferinde çok fazla hidrojen gazı tutacağından oksijen miktarı gene de azalırdı.
3. Dünyanın kütlesi ve dönüş hızı ne olursa olsun atmosferinde oksijen ve yüzeyinde su olmayabilir. Bu da bildiğimiz tür hayatın varlığını engeller.
4. Gezegenin bir manyetik alanı olması da gereklidir. Yüzey sıcaklığının suyun sıvı halde olmasına elverişli olan bir gezegen yıldızından fazla uzak değil demektir, bu da o gezegenin yüzeyinin yıldızından gelen kozmik ışınlarla bombardıman edildiği anlamına gelir ki, gezegeni bu bombardımandan korumak için bir mayetik alan gereklidir.
Sonuç olarak bir gezegende hayat olması için öncelikle atmosferinde serbest oksijen bulunmalı (yani karbon dioksit veya su gibi oksijen içeren moleküller değil) ve yüzeyinde sıvı su bulunabilmesi için gezegen yıldızına ne fazla yakın ne de fazla uzak olmamalı. Ayrıca dönüş hızı da ne hızlı ne de ağır olmamalı. Gene de bu şartlara sahip bir gezegende biz yaşayabiliriz, ama bu o gezegende yaşam kendiliğinden ortaya çıkabilir demek değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder